Derinlerdeki Neden...
- Gülay Öztürk
- 24 Ağu 2022
- 2 dakikada okunur

Özellikle anne babaysanız gün içinde kendinizi pekala dışardan bakıldığında akla çok da uygun olmayan şeyleri yaparken bulduğunuzu görebilirsiniz. Çocuğunuz kendini iyi hissetmediğinde serviste uzun süre zaman geçirmesin diye işe gitmeden önce onu okula bırakmak gibi, başka kim zaten stresli olan iş hayatı içinde sizden bir de böyle bir sorumluluğu yüklenmenizi isteyebilir ki, evde 6 aylık oğlunuzun kahkahaları çınlasın diye nefesiniz tükeninceye dek havada uçuşan balonları üflemek gibi, tüm mutfağı alt üst etme, duvarları kirletme pahasına evde kızınızla puding yapmak gibi, hiç tarzınız olmasa da oğlunuzun çok sevdiği elektro gitarını çalmasına katlanmak gibi, hafta sonu yüzlerindeki kocaman gülümsemeyi görmek için onlar uyanmadan önce erkenden kalkıp kahvaltıya börek yapmak gibi…
Ya da belki bir hayvan seversinizdir, kış boyu balkonda su ve mama verdiğiniz sokak kedisinin baharda bir de 4 yavru yapması, yazın bahçenizde oturmanıza fırsat vermediklerininde ‘’karar verdim artık mama vermeyeceğim’’ deseniz de evde kendinizi onlara mama yaparken bulmanız gibi...
Aslında arkadaş seçimi, eş seçimi, iş ortağı seçimi de öyle değil mi? Tüm bu kararlar ne kadar mantığa dayanıyor? Fotograf olarak çok başarılı görülen ilişkiler ne kadar yürüyor, kontrat maddeleri mükemmel ortaklıklar ne kadar uzun ömürlü oluyor? Elbette tedbirli olmamaktan ya da yetişkin farkındalığını bir kenara koymaktan bahsetmiyorum.
Kararlarımız ve her gün yapıp ettiklerimiz üzerinde etkili olan daha derin bir şeyler var.…
Daha derinde bir neden...
Kimilerinin içindeki ateş o kadar büyük ki, diğerlerine de sirayet ediyor. Atatürk, Martin Luther King gibi liderler kendi nedenlerini bulup onu diğerlerine de inandırıyor ve bir milletin kaderi değişiyor.
Diğer taraftan; nedenlerin kelimelerle ifade edilmesi, yüzeye çıkması biraz güç. Kendini önce duygularla ve zorluklarla gösterdiğinde aslında ortaya çıkmaya çalışıyor demektir, tek ihtiyacımız olan zorlu duyguları bir rehber olarak almak, karanlık ve nemli yolda güneşi görünceye, o nedeni görünceye dek pes etmeden dayanmak ve anlamı görmeye çalışmak. Joseph Campbell’ın kahramanın yolculuğu kitabında anlatıldığı gibi; yuvaya ulaşmadan önce karşılaşılan düşmanlar, gölgeler, zorbaların sınavından geçmek ve tüm yolculuğun o nedeni bulup önce kendinizin inanmanız için yapıldığını anlamak...
Kendi nedenini bulmak; aslında yaşadığımız topluma, çevreye, ailemize, arkadaşlarımıza ne verebileceğimizi de belirliyor, benliğimizin daha krisitalleşmesini sağlıyor.
Nietzsche’nin dediği gibi; ‘’bir nedeni olan her nasıla katlanır’’. Aslında neden güçlü olunca katlanmak önemini yitiriyor.
Comments